Bugünkü test köşemin konuğu Škoda’nın yıldızı parlayan orta sınıf temsilcisi Octavia modeli oldu sevgili okuyucularım.
Araç ile ilgili yazmaya başlamadan önce sizlere Skoda markasının bende ki yerinden kısaca bahsetmek istiyorum. Tabiri yerindeyse bacak kadar çocukken gri renkli Skoda Favoritlere bayılırdım, dayım saolsun Ralli yarışlarını izleyerek büyüdüğüm için Skoda Fabia super2000’in o bodykit’ini asla unutamam, tabi Octavia rally car’da unutulmazlarım arasında. Biraz daha büyüyünce ise sınıfının en geniş diz mesafesini sunan superB’nin de yeri başkadır. Özellikle son yıllarda Skoda markası büyük ve emin adımlarla ilerlerken sınıfında en donanımlı araçları en makul fiyatlarla müşterilerine ulaştırıyor. Ben seviyorum bu markayı!
Evet! Şimdi gelelim bugün ki konuğumuz olan Octavia’ımıza. Sürekli otomobil sektörünü takipte olduğumdan dolayı aracı internet üzerinden ve yolda gördüğüm kadarıyla incelemiş olarak ve kullanıcı yorumlarını bilerek aracın kapısını açtım, ve bütün kafamdaki düşünceler çok olumlu yöndeydi. Skoda gerçekten Octavia modelini baştan yaratmış! Otomobile dikkatli baktığınız anda tüm detaylarını size güzelce göstermekte ve kendine çekmekte. İlk görüşte jantlarından tutun, bi-xenon far yapısı, yeni logosu ve tatlı hatlarıyla benden güzel bir puan aldı.
Kapıyı açarken özellikle her arabada dikkat ettiğim tokluk hissi ve sesine baktığımda, yüzüm güldü araç güzel bir his verdi bana. Belki sizlere klasik gelecektir ama bende kapı’nın tokluğuna bakan bir nesilden’im.
Aracın ilk olarak yan koltuğuna geçtim bu sayede ufak bir çocuk gibi her yerini kurcalamama fırsat vermiş oldu. Aracın kokpit tasarımı çok ferah, Skoda mühendisleri kokpiti daha yayvan yaparak insanın üstüne üstüne gelen bir tasarımdan kaçmışlar, çok hoşuma gitti, orta sınıf bir aracı çok geniş göstermiş açıkcası. Koltukların vücudu saran ergonomisi çok iyi, daha önceki testimdede yazdığım gibi 1.90 metre boyundayım ve rahat bir yolculuk yaptım. KoltuKların bel desteği olsun, alçalma yükselmesi olsun ayarları çok kolay kullanılıyor ve vücudunuza uyumu kolaylaştırmakta. Koltuk altındaki çekmeler ise avantajlı bir saklama alanı.
Torpido gözü soğutmalı ve genişliği başarılı, torpido gözündeki cd changer ise göz dolduran ufak bir detay. Torpidoyu oluşturan plastik malzeme kaliteli ve sağlam bir hissiyat veriyor. Hava kanallarının konumlandırılması gayet başarılı, teyp çevresindeki piano black kaplama çok hoş bir görüntü sunuyor. Tam ortada konumlandırılmış ana ünite ise çok hoş.
Aracımızda kullanılan sistem “BOLERO” olarak adlandırılmış. Bu ünitenin tasarımı kullanımı hem tuşlarla hemde dokunmatik ekranı sayesinde çok kolay. Elinizi yaklaştırdığınız zaman ekranın hareketlenmesini çok beğendim, çok iyi özellik olmuş. Bu ana üniteden araç ile ilgili tüm bilgiler ulaşabilmekteyiz, aracın tüm özelliklerini ayarlayabilmekteyiz ve müzik sistemini kontrol ediyoruz. Ayrıca bu sistem yol bilgisayarıyla etkileşim halinde. Klima kontrolleri ve diğer tuşların kullanımı ergonomik ve rahat. Kullanılan malzemeler orta sınıfa yakışan düzeyde.
4 kollu multi fonksiyonel direksiyonu kavramak rahat, derisi ise kaliteli, ellerinizi terletmiyor ve tutuş açısı rahat olduğu için yormuyor. Yalnız opsiyon listesinden 3 kollu direksiyona bir göz atın derim… Direksiyonda derinlik ve yükseklik ayarı mevcut. Kadranları çok şık, beyaz rengi gece sürüşlerinde insanı yormuyor. Ayrıca farlarınız kapalıysa bile ince kadran çubukları beyaz yanmakta, çok hoş görünüyorlar.
Ortada konumlandırılan yol bilgisayarı ekranı çok rahat okunmakta, geçiş efektleri çok güzel ve direksiyondan kontrolü çok kolay. Far anahtarı, ayna ayarlama düğmesi ve konumları ise klasik alman tarzında ve kolay kullanılmaktalar.
Aracın orta konsolu kapılardaki kapı açma kolunun bulunduğu sütündaki kaplamaya eşlik etmekte olan şık bir kaplama mevcut. Ana ünitenin bitiminde aux ve usb girişide güzel ve kullanışı arttıran bir detay. Bazı otomobillerde bu bağlantıları konsol yada torpido içine koyuyorlar pek rahat kullanım olmuyor açıkcası. El freninin konumu ve kullanımı güzel, kolçak çok rahat, bardaklık ve kolçakta ki saklama gözü gayet yeterli. DSG vitesinin ise tasarımına diyecek bir şey yok.
Otomobil’in arka tarafında yaptığım yolculukta ise rahatlık olarak olumlu notlar aldı araç. Sunduğu diz mesafesi ve koltukların sunduğu rahatlık ayrıca iki koltuğun ortasından inen kol dayama ve dahili bardaklık güzel bir ayrıntı.
Aracın süspansiyon sistemi gayet konforlu bir sürüş vaad ediyor, araç yolda iyi tutunuyor. Viraj kabiliyeti gayet başarılı sınıfına göre. 17 inç “TERON” alaşım jantlar ve dunlop lastikler burada etkili. Octavia’nın frenleri ise gayet kıvamında, ben özellikle frenlerin dozunu çok sevdim, hiçbir boşluk yok. Ufak dokunuşlarda hafif ama etkili bir frenleme sunan araç ani frenlerde ise aracı yere yapıştırıyor. Kabine giren yol sesi ve motor sesi çok az miktarda. Hatta otoyol’da yol sesi yok gibi, motor sesi ise ilk çalıştırma anında ve yüksek devirde klasik bir TDI homurtusu düzeyinde ve açıkcası rahatsız etmiyor. Zaten 8 hoparlörlü ses sistemi başarılı çalıyor.
Aracın yan aynalarının görüş açısı gayet başarılı, otomatik katlanmaları ise güzel bir detay. Dikiz aynası otomatik kararıyor ve arka cam ile birlikte güzel bir iş çıkarıyorlar, geri görüş çok net.
Aracın sınıfında lider bir bagaj hacmi mevcut, liftback tasarımın etkisi çok büyük tabiî ki. Tam tamına 568 litre bagaj hacmi sunan Octavia koltuklar yatırıldığında ise 1530 litrelik bir hacme ulaşıyor. Ve geniş yükleme alanı sayesinde tüm ihtiyaçlarımı karşılıyor. Bagaj havuzuna serili olan ekstra kaplama ise güzel bir ayrıntı açıkcası.
Gelelim orta sınıfa yeni bir soluk getiren Octavia’nın dış görünümüne. Araç Skoda firmasının yeni logosunu taşımakta ve logo bence çok daha elit bir kıvamda olmuş. Ön taraftan başlarsak logo ve yeni tasarım stiline uyan ızgaranın duruşu çok iyi ve bu görüşü iyi yapan unsurlardan biri kaputtaki çizgiler. Ön tarafta aracın yüzünü oluşturan bi-xenon farların tasarımında kullanılan siyah zemin krom parça belirlemekte ayrıca viraj dönüş destekli olmakla beraber gayet iyi bir aydınlatma sunuyor, sis farları ise bu aydınlatmaya virajlarda yanıp sönerek destekte bulunuyor ve kör nokta bırakmıyorlar. Coming home-leaving home fonksiyonu ve ayna altlarındaki çevre aydınlatması güzel detaylar, Ön farlardaki led gündüz farı aracın çizgileri ile çok uyumlu ama keşke biraz daha kuvvetli olsalardı.
Araca yandan baktığımızda ise kaputtaki çizgilerin bir eşini yan taraftada görüyoruz ve araca kibarlık katıyorlar bence. Jantlar çok iddaalı olmasalarda aracın kasasına yakışmışlar ve göze hoş geliyorlar. Camların büyüklüğü ise araç içinden ferahlık katarken, aracın dışından da çizgilerle uyumlular, krom şeritler ise lüks bir detay. Arka tarafa geçtiğimizde ise liftback tasarım’dan doğan arka silecek, c tasarımlı led stoplar, park sensörü adepte edilmiş tampon bizi karşılıyor. Aracın tümüne yayılmış göz yormayan sade, yumuşak tasarım detayları burdada devam etmekte.
Aracın motoru VW grubundan bildiğimiz üzere 1.6 litrelik dizel ve bu motor 105 bg/250 nm tork sunmakta. Bu güç ve tork’u yere aktaran 7 leri DSG şanzıman bulunmakta. Motor ve şanzıman gerçekten mükemmel bir uyumlulukta çalışmaktalar. Araçta bulunan start stop sistemi ise gayet başarılı bu arada. DSG sistemi D konumunda iken tamamen bir ekonomik modunda ve yakıt tüketimi çok düşük düzeylerde. Çok sıkışık akan trafikte aracın devri 1.200 devir/dakika düzeyine kadar düşmekte açıkcası bu sınır biraz daha tutulsa araç ani gaz tepkimelerinde biraz daha canlı olabilirdi… Ama buna rağmen bütün tork ve beygiri hissediyoruz, araç gayet stabil bir şekilde yüksek süratlere ivmeleniyor. Sollama yapacağımız zaman ise kick-down’ı güzel bir şekilde hissediyorsunuz ve araç güven veriyor. Açıkcası araçların teknik verilerindeki yakıt tüketimleri bizim ülkemizde özellikle İstanbul’da tutmaz. Ama araçla Anadolu yakasında başlayan yolculuğumuz köprü trafiği, e5- trafiği ve otoyolda biraz yüksek süratlerde kullanımımıza bağlı olarak 5,7 litreyi geçmedi. Açıkcası bu harika bir değer! Sürekli İstanbul trafiğinde araç kullananlar beni çok iyi anlayacaktır. Uzun yolda ise uzun süre yüksek süratlerde gitmemize rağmen ortalamamız bu düzeyde idi.
Özellikle son yıllarda dünyada birçok firma ve bilim adamı hava kirliliğinin azaltılması için çalışmalar yapıyor Skoda Octavia bu konuda çok başarılı 99 g/km CO, karbon monoksit emisyonuna sahip. Biz test editörleri test ettiğimiz araçların en çok dikkat ettiğimiz kısımlarından bir tanesi araçların çevreye yaydığı egzoz gazının en az hangi teknoloji ile donatılmış olmasına dikkat ediyoruz, çünkü yarınlar hepimizin bu anlamda Skoda Octavia son zamanlarda test ettiğimiz bir çok marka araçtan daha az karbon monoksit salınımına sahip.
Ve evet testimizin son kısmında toparlayacak olursak…
Skoda firması Octavia üzerinde çok iyi çalışmışlar ve bizlerin önüne harika bir araç sürmüşler, orta sınıfta iddaalı olan Octavia gerçekten bu sınıftaki müşterilerin tüm isteklerine gayet tatminkar yanıt verebilecek düzeyde bir otomobil. Sunduğu donanım – kalite – konfor – teknoloji – fiyat beşlisini gayet iyi başaran Octavia alınıp yllarca kullanılabilecek bir otomobil sevgili okuyucularım.
Bana güvenin paranızın her kuruşunu hak eden bir otomobil!
Saygılarımla
Emirhan DERELİ
Otomobiltutkunu
Skoda Octavia 1.6 TDI CR 105 Hp DSG Teknik Özellikler
Motor: Silindir hacmi (cm3) 1598
Güç (devir/dak) 3000-4000/105 Hp (bg)
Tork (Nm) 250 (devir/dak) 1500-2750
Azami hız km/sa 194
0-100 km/sa 10.8
Yakıt tüketimi
Şehir dışı (lt/100 km) 3.3
Şehir içi (lt/100 km) 4.6
Ortalama (lt/100 km) 3.8
CO2 emisyonu (gr/km) 99
Fotoğraflar: https://www.facebook.com/beycankorkmazphotography