Kadın sürücülerin gözdesi olmaya aday, sevimli bir minik otomobil konuğumuz oldu. Son 10 yılda inanılmaz bir çıkış yakalayan Hyundai’nin, kanında biraz serserilik de taşıyan ufaklığı i10’la tanıştık.
Tasarım:
Çok fazla dikkat çekecek belirgin bir tasarım özelliği ya da kimi rakipleri gibi “ikon” olmuş veya olmaya aday bir görünüm sunmasa da, derli toplu bir tasarıma sahip i10. Bir Hyundai olduğunu hemen belli eden i10, Uzak Doğu’lu üreticilere has genel tasarım diline sahip. Hafifçe yuvarlatılmış belirgin köşeler ve ütü izleri, otomobile “sevimli”den çok, dinamik bir hava katıyor. İlk nesline oranla çok daha keskin hatlara sahip otomobil, bu haliyle, Hyundai’nin, potansiyel müşteri kitlesi olan kadınlara şirinlikten ziyade dinamizmle hitap etmeyi planladığını düşündürüyor. Test otomobilimizin metalik koyu kahverengi de “sevimli minik” imajından uzak. Zevkler ve renkler elbette ki tartışılmaz, ancak böyle kasvetli bir rengi, bu sınıfta bir otomobil için biraz fazla ağır bulduğumu belirtmeliyim. Kıpkırmızı, fıstık yeşili gibi canlı renkler, tasarımı çok daha fazla ön plana çıkarıp, otomobili daha iddialı gösterebilirdi. Tasarıma ve renklere bu kadar çok takılmamın nedeni; bu sınıfın en büyük müşteri kitlesinin kadınlar olması, ve kadınlar için otomobil seçiminde pratiklik ve küçük boyut kadar çekici ve şirin tasarım da önemli.
İç Mekan:
Kullanımda sorun yaratan hiçbir kumandanın olmadığı iç mekanda, özellikle dikkatimi çeken unsurlardan biri, çok basit tasarlanmış gösterge paneli. Yanlış anlaşılmasın, kesinlikle bir eleştiri değil bu; tam tersine bu basitlik ve sadelik son derece işlevsel. Ancak tıpkı dış tasarımda olduğu gibi, iç mekanda da biraz daha hareketlilik, kullanıcıların kalbine hitap edecek ufak tefek tasarım oyunları bu otomobile çok yakışırdı. Sürüş pozisyonu, pedalların ve direksiyonun konumu, hiç yadırgamadan kolayca uyum sağladığım olumlu detaylar. Otomobile ilk girdiğim anda, klima ve müzik sistemi kumandalarına hiç dikkat etmemiş olmama rağmen, hareket halindeyken bu kumandaları kullanmak istediğimde, göz ucuyla şöyle bir bakmam yeterli oldu. Her şey olması gereken yerde; hiçbir alışkanlık gerektirmiyor, elinizi attığınız her yerde, tam da bulmak istediğiniz kumandayı buluyorsunuz. İç mekanda eleştireceğim en temel konu malzeme. Kapı içlerinde ve göğüslüğün tamamında sert plastik kullanılması beni rahatsız etti. Artık her sınıftan otomobilde yumuşak plastik kullanılması neredeyse bir gelenek halini almışken, i10’da dokunduğum ve gördüğüm her yerde sert plastikle karşılaşmak beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.
Sürüş:
İleri seviye sürücülük tekniklerine haiz bir sürücü değilim, bu anlamda test ettiğim hiçbir otomobilin sınırlarını zorlamıyorum. Ancak, sıradan bir sürücünün bu konudaki görüşlerinin de önemli olduğu varsayımıyla, çok kısa olarak sürüşten bahsetmeliyim. Süspansiyon oldukça sert. Küçük lastik ebatlarıyla bu sertlik birleştiğinde, otomobilin genel olarak konfordan ödün verdiğini söylemek mümkün. İç mekana biraz fazla yol gürültüsü alması da cabası. Bunları konforu olumsuz etkileyen unsurlar. Ancak bu sertlik, özellikle otoban sürüşünde dezavantajı avantaja çeviriyor. Boyutlarına göre yüksek yapısına ve kısa aks mesafesine karşın, 160-170 km/s’lik hızlarda bile en ufak bir tedirginlik yaşatmıyor. Çok kararlı ve temiz bir düz gidişe sahip otomobil, virajlarda da yolu bırakmaya pek niyetli değil. Ortalama seyahat hızlarında (90-120 km/s) biraz fazla yumuşak kaldığını düşündüğüm direksiyon, daha yüksek hızlarda sertleşiyor ve güven veriyor.
1 litrelik benzinli, 66 HP’lik gücüne ve otomatik şanzımana karşın, kesinlikle tembel bir tablo çizmiyor. Manuel kullanıma da imkan tanıyan otomatik şanzıman, herhangi bir özelliği ile öne çıkmazken, sadece 4 vitesli oluşuyla biraz can sıkabiliyor. 90 km/s hızla giderken motorun 3000 d/d çevirmesi bence pek hoş değil. Motor küçük ve gücü de düşük olduğundan, vitesler ya da son dişli oldukça kısa tutulmuş anlaşılan, ancak gaz pedalına canlı tepkiler veren motor göz önüne alındığında, en azından 90-110 km/s aralığındaki sakin uzun yol kullanımlarında ya da yüksek hızlı otoban sürüşlerinde motoru rahatlatmak ve tüketimi biraz düşürmek adına 5 vites ya da bir “overdrive” olmalıymış. Otomatik vitesli yeni i10 test aracımızın 0-100km/s hızlanmasını 16.8 saniye de gerçekleştiriyor. Maksimum 150 km/s hıza çıkabiliyor, 3 silindir motor sakin kullanımlarda ekonomik tüketim değerleri sunuyor, sessiz çalışma karakteri de benzinli motora ayrı bir özellik kazandırıyor. Kullanım süresince ölçümlediğimiz yakıt tüketimi 100 km’de şehir içi maximum 7 litre, şehir dışı yakıt tüketimi ise 5.5 litre tüketim değerlerine ulaştık, şehrin coğrafi konumu ve sizin kullanış tarzınız yakıt tüketim değerlerine çok fazla etki etmemekle beraber bizim test sürüşümüzde ölçümlediğimiz değerlere siz de rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Sahip olduğu 998 litrelik 3 silindirli benzinli motoru ile sınıfında tüketim değerleri açısından normal düzeyde makul bir yakıt tüketimi sunuyor. Bu tüketim değerleri yenilenen i10’u tercih etmeniz için en önemli etkenlerden birisi olacaktır. Boyutlar, küçük motor, kısa vitesler ve nispeten düşük motor gücü düşünüldüğünde, Hyundai’nin bu miniği “şehir” otomobili olarak ürettiği kesin. Bir tasarımcı olarak, bir şehir miniğinden şehrin caddelerine ve sokaklarına biraz daha fazla hitap etmesini beklerdim. Herhangi bir özelliği ile rakiplerinden öne çıkamayan i10, geride de kalmamayı başarıyor.
Hyundai İ10 1.0 D-CVVT Benzinli 4 İleri Otomatik Teknik Özellikler
- Motor: 998 cc
Maksimum Güç: 66 Hp 5500 d/d
Maksimum Tork: 95 Nm 3500 d/d - Maksimum Hız: 150 km
0-100 km/s Hızlanma 16.8s
Yakıt Tüketimi Şehir İçi: 7.3 lt Şehir Dışı: 4.8 lt Karma: 5.8 lt
Yakıt kapasitesi: 40 litre
Bagaj Hacmi: 252 litre
CO2 Emisyonu: 134 g/km karbondioksit emisyonu
Yazı: Gökçer F. Alp