Hibritlerden hidrojen yakıt hücresine kadar, otuz yıldır çevre dostu araçların geliştirilmesinde en ön sırada yer alan Hyundai, bu yöndeki gelişimini ve iddiasını her geçen gün artırıyor.
- Hyundai Motor Company, çevre dostu araçların geliştirilmesinde 30 yıldır başrol oynuyor.
- Hyundai, 90’lar ve 2000’lerdeki hidrojen yakıt hücreli araçlarıyla da pek çok ilke imza attı.
- Ayrıca, ürün gamının dörtte üçünden fazlasında elektrikli modellere yer vererek öncü rol oynuyor.
Otomotiv endüstrisine çevre dostu modeller üreterek özellikle gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak isteyen Hyundai, sürdürülebilirlik açısından da ciddi adımlar atıyor.
Elektrikli ve hibrit modellerdeki popülerlik her ne kadar son 10 yılda artsa da Hyundai, ilk full elektrikli Sonata modelini 1991 yılında görücüye çıkarmıştı. Saatte 70 km/s hız ve o zamanın teknolojisiyle 60 km menzile sahip Sonata EV’nin haricinde birkaç alternatif yakıtlı model daha üreten Hyundai, 1994 yılında ise Scoupe baz alarak geliştirdiği konseptiyle tam 140 km’lik bir menzile ulaşmıştı.
Hyundai, 1995 yılında Güney Kore’nin Namyang kentinde bulunan Araştırma ve Geliştirme Merkezi’nin açılmasıyla birlikte EV modellerinin ilerlemesinde daha da büyük bir adım attı. Pil teknolojisini geliştiren Hyundai, nikel metal hidrit pillerle donatılan Accent EV modeliyle 390 kilometrelik oldukça uzun bir menzile ulaştı. Bu menzil, günümüz teknolojisinde bile oldukça önemli bir değer anlamına geliyor.
Milenyum olarak adlandırılan 2000’lerin başlarında, çevre ile ilgili kaygılar daha fazla artmaya başladı ve üreticiler zorunlu olarak alternatif yakıtlı modellerin üretilmesine ağırlık verdi. Hyundai de 1998 yılında hidrojenli araçları geliştirmeye başlamış ve 2000 yılında ilk prototip yakıt hücreli otomobili olan Santa Fe FCEV’i tanıtmıştı. Konsept otomobil, 350 barlık bir hidrojen deposuna sahip ilk FCEV olarak önemli bir yere sahipti. Hyundai Santa Fe FCEV, tam dolu depoyla 230 kilometrelik bir menzile ulaştı. Bu değerler 20 yıl önce etkileyici olsa da hidrojen altyapı eksikliği nedeniyle seri üretim bandına ne yazık ki çıkamadı. Hyundai, 2004 yılında ise Tucson FCEV konsept modelini Cenevre Otomobil Fuarı’nda görücüye çıkarmış ve menzili de 300 km’nin üzerine taşımıştı.
Hyundai, ilk seri üretim elektrikli otomobili olan BlueOn’u ise Eylül 2010’da Seul’de tanıttı. Hyundai i10 temelli olan araç, 140 kilometre menzile ve 130 km/s azami hıza sahipti. Bu modelden sonra 2011 yılında da Sonata Hybrid’i satışa sunan marka, ilk defa Blue Drive lityum polimer pillere yer verdi ve günümüz hibrit teknolojisine resmi olarak giriş yaptı.
Hyundai Motor Company, Amerika ve Avrupa’da oldukça popüler olan ix35 (Tucson) modelinde de Fuel Cell Hidrojen teknolojisine yer verdi ve dünyada seri olarak üretilen ilk hidrojen yakıt hücreli araç oldu. Hyundai’nin 2013 yılında ürettiği ix35 FCEV, 100 kW güç çıkışına ve 5.64 kg hidrojen içeren bir yakıt deposuna sahipti. Aracın hızlı yakıt ikmali süresi, 600 kilometrelik sürüş menzili ve sıfır CO2 emisyonu gibi avantajları birleştiğinde ortaya muazzam bir çevre dostu otomobil çıkmıştı. Bu önemli modelden sonra 2016 yılında da IONIQ ailesini satışa sunan Hyundai, hibrit, plug-in hibrit ve tam elektrikli kullanım özelliklerini model ve kasa tipi ayırmaksızın tek bir gövde de sunan ilk marka oldu. Bu önemli modelle birlikte Avrupa pazarında payını hızla artıran Hyundai, Amerika’da da tüketicilerin ilgi odağı oldu.
Hidrojenli otomobiller teknolojisinde zirveyi zorlayan Hyundai, 2018 yılında da NEXO FCEV modelini satışa sunarak büyük bir sükse yaptı. Hyundai NEXO, bir depo hidrojenle birlikte tam 666 km menzile ulaşarak hem çevre hem de yakıt ekonomisinde oldukça önemli bir yol katetmiş oldu. Aynı yılın son aylarında KONA modelinin tam elektrikli versiyonunu da satışa sunan Hyundai, B-SUV segmentinde ilk defa elektrikli modele yer veren marka oldu.
Bu alandaki gelişimini ve iddiasını yeni modelleriyle de sürdürmek isteyen Hyundai, 2020 yılında ise 30 yıllık deneyimini Yeni Santa Fe modeliyle kutluyor. Avrupa ve Amerika pazarındaki satışlarını artırmak isteyen Hyundai, özellikle hibrit ve plug-in hibrit versiyona sahip Santa Fe ile tüketicilerin ilgi alanına girmeyi hedefliyor. Yeni Santa Fe, tamamen yeni, üçüncü nesil Hyundai araç platformuna dayanan ilk Hyundai SUV’u olacak. Yeni platform, performans, yol tutuşu, yakıt verimliliği ve güvenlikte önemli gelişmeler sağlıyor.
Hyundai, aralarında Yeni Santa Fe’nin de olduğu yeni modellerle birlikte 2025 yılına kadar, ilk üç elektrikli araç üreticisinden biri olmayı hedefliyor.