10 yıl kadar önce yaptığım bir Paris seyahatinde, her 4 otomobilden 3’ünün dizel olduğunu görmüştüm. O zamanlar Türkiye’de dizeller yeni yeni sevilmeye başlanıyordu. Bugün İstanbul’da, sokakta gördüğüm her 4 otomobilden 3’ü dizel ve biz buna alıştık. Hatta şaşırarak farkettim ki; İstanbul’da benim gördüğüm tek benzinli Fluence, bugün test sürüşüne katıldığım Fluence!
Geçirdiği makyaj operasyonundan sonra, markanın güncel tasarım diline kavuşan Fluence, bu haliyle kesinlikle çok daha güzel görünüyor. Ancak tabi ki, uzun yıllardır yollarda olan ve makyajın üzerinden bile 1 yıl geçmiş bir otomobili yeni baştan tanıtacak değiliz. Hemen her yönüyle bildiğiniz Fluence; VW Passat’la neredeyse aynı aks mesafesi ve sınıfının üzerindeki kabin içi ölçüleri, konfor ağırlıklı bilindik Fransız işi süspansiyonu, orta sınıf ölçülerine yakın gövdesinin sunduğu heybetli duruşu ve geniş bagajıyla, gayet iyi bildiğimiz Fluence. 1.6 litrelik benzinli üniteyi de Renault’nun farklı otomobillerinden tanıyoruz zaten: Çok ateşli olmayan, ancak işini sessiz ve sarsıntısız yapan, hiç bir konuda öne çıkmayan ama geride de kalmayan güvenilir 4 silindirli. Şanzımansa, test ettiğimiz otomatik vitesli diğer Renault’larda da olduğu gibi, yine eleştiri konusu.
Evet, bu sportiflik iddiası olan bir otomobil değil, süspansiyonundan direksiyon yumuşaklığına kadar her şeyiyle bir konfor otomobili. Ancak gerek kalkışta, gerekse gaza ani ya da tam yüklenmelerde bile şanzımanın karar vermesi ve motorun çekişini hissetmek için neredeyse 1 saniye beklemek, böyle bir otomobile bizce yakışmıyor. Sessiz ve sarsıntısız geçişler sunan CVT şanzıman, zaman zaman çok rahatsız edici olmasa da net olarak hissedilen titremeler yaşatıyor; ki bütün bunlar Renault’un şanzıman konusunda dersine daha çok çalışması gerektiğini düşündürüyor.
Bunların dışında otomobilde büyük kusur bulmak neredeyse imkansız. Megane II’nin hissiz direksiyonu ve sürüş hissiyle kıyaslandığında, Fluence alkışı hak ediyor. Park manevralarında tüy kadar hafif olan direksiyon, araç hareket eder etmez hemen ağırlaşıyor ve tadında bir sertlik sunuyor. Pedallar zaten çok iyi, kolay dozlanıyor ve yumuşaklıkları da başarılı.
Gelelim bu testte beni benden alan büyük sürprize! Konsolun üst kısmında yer alan çoklu medya ekranından girilen bir menüde RENAULT R-Link Multimedya ve Navigasiyon sisteminde yer alan R-Sound menüsünde olan, Renault Clio 3.0 V6, Renault Clio RS, motosiklet, klasik eski tip bir otomobil, uzay çağı otomobili gibi 5 farklı görsel var. Bu görsellerden birine tıkladığınızda, kabine o aracın sesi gelmeye başlıyor! Kimi üreticiler; ekonomi ya da spor modu gibi kullanım modları seçildiğinde gösterge tablosunun görünümünü ya da rengini değiştirerek sürücünün atmosferini değiştirirken, ilk kez Renault, benzeri bir ambiyans değişikliğini işitsel olarak tasarlayıp uygulamış. Örneğin; ekrandan Clio RS’e tıkladığımızda, otomobilin hoparlörlerinden iç mekana oldukça vahşi bir yarış otomobili sesi gelmeye başladı. Ve bu ses, otomobilin o anki anlık motor devrini gerçek zamanlı olarak takip ediyor.
Gaza bastığınızda devir ibresiyle uyumlu bir şekilde motorun kükremesini duyuyorsunuz, ayağınızı gazdan çektiğinizde aynı şekilde motor devriyle birlikte kolonlardan gelen “taklit” motor sesinin de karakteri değişiyor ve devri düşüyor. Tüm bunlar olurken, aynı kolonlardan müzik dinlemeye de devam edebilir, ya da müziği kapatıp motor sesi efektini dinleyebilirsiniz. Tüm seçenekleri birer kez denedikten sonra, Clio 3.0 V6’da karar kıldık. Gaza az bastığımız hafif hızlanmalar sırasında V6 olduğunu hissettiren ama sakin duyulan ses, gaza tam basıldığında ilk anda motor devri aynı kalsa bile birden vahşileşiyor. Sesin motor devrini gerçek zamanlı takip etmesi ve kabin içine verilen ses seviyesi o kadar başarılı ayarlanmış ki; müzik sistemini kapatıp sanki gerçek bir V6 kullanıyormuş gibi keyif aldık. Şöyle söyleyelim: Otomobilinizi, R Sound sistemini açıp, bilmeyen birine, Fluence V6 diye satabilirsiniz.
Ve gelelim en büyük yeniliğe 1.6 litrelik 115 hp’lik motorun sunduklarına. Öncelikle motor ile 6 ileri CVT şanzımanın uyumu harika. Özellikle vites değişimi sarsıntısız ve tamamen konfor ve ekonomi için yaratılmış. Euro6, 115 hp beygir güçlü motora sahip Renault Fluence 1.6 16v CVT 115 bg aracımızın performans değerlerini yorumlarsak; 0’dan 100 km’ye 11.9 saniyede çıkabiliyor ve saatte en fazla 190 km/h hız yapma özelliği bulunuyor. 4000 dak devir de 156 Nm tork üretmesinin yanında bu motorun önemli avantajı ekonomik tüketim değerleri. Şehir içinde 8.6 litre, şehir dışında ise 5.1 litre tüketirken düşük devirlerden itibaren sunduğu tork sayesinde Yeni Fluence’ın kalkışta daha hızlı olmasını ve daha fazla sürüş keyfi vermesi yeni nesil benzinli motorun sessiz çalışma karakteri de ayrı bir özellik kazandırıyor.
Seri kullanım gerektiğinde ise gaz pedalına dokunmanız yeterli. Hiç bekleme yaşamadan hızlanan araç bunu sonuna kadar devam ettirerek son hıza (190km) ulaşma konusundaki istekliliği ile beğeni topluyor. Otomobilin yolda ki seyri bile sanki hafifliyor. Ve torklu benzinli motor sayesinde gaza basmanız gerektiğinde vites düşürmeden de bir nebze hızlanabiliyorsunuz.
Her vites geçişinde otomobil torkunu size hissettiriyor, ama aracın ağırlığı ve tokluğundan dolayı çok saldırgan bir karakter göremiyorsunuz, tam bir keyif makinesi olmuş diyebiliriz.
Renault Fluence 1.6 16v CVT 115 bg Teknik Özellikler
Motor özellikleri: 1598 litre 4 silindir/16V
Maks. çıkış/bg/devir : 6000 dev/dak’da 115 bg
Maks. tork/devir : 4000 dev/dak’da 156 Nm
Son hız: 190 km
Hızlanma 0-100 km/sa: 11,9 sn
Yakıt tüketimi (şehir içi) 8,6 lt/100 km
Yakıt tüketimi (şehir dışı) 5,1 lt/100 km
Yakıt tüketimi (kombine) 6,4 lt/100 km
CO2 emisyonu : 149 gr/km
Yazı: Gökçer F Alp
Fotoğraflar: Onur Ozan Sarıkaya